Yalnızlık Dediğiniz

Senden sonralarım oldu en çok. Çaresi sen olan bir hastalığın bütün evrelerini geçiriyordum sanki. Aşk bunlardan en ilkiydi. Pek yakmamıştı aslında canımı, hatta hiç hissetmemiştim bile neler olduğunu. Sonrasında ayrılık, yavaş yavaş içime işliyordu artık. Hemen peşinden yalnızlık...

En başından beridir düşündüğüm şey birbirimizi nasıl sevebildiğimiz. Düşünsene; dondurmadan bile bedava çıkmayan, kola kapaklarında defalarca "Tekrar deneyiniz." gören şansız bir insana sen nasıl uğramıştın? Ya da ne hakla uğramıştın?

Yalnızlık evresindeyim dedim ya, geçende elektirik kesildi mesela. Sen olsaydın korkar boynuma sarılırdın belki diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Karanlıktaki mükkemmelliğini bilmiyordun çünkü. Zaten yanımda her oluşunda ışığı kapatmak istememdeki gaye de buydu. Bir ruh hastası olduğumu düşünüp alay ediyordun benimle. "Karanlıkta oturmak."
Deli falan değil düpedüz aşıktım ben.

Pek hoşuma gitmiyordu ama sana kızmadan edemiyordum. Nasıl sevdiğimi göremeyecek kadar kalın kafalı olmana diyecek sözüm yoktu örneğin. Ne olmuştu da bu denli körleşmişti gözlerin?
"Ben senin mutlu olmanı istiyorum." derken aklındaki neydi bilmiyorum ama sanki seninleyken çok mutsuzmuşum da onu söylemeye çalışıyorsun sanmış, gülümsemiştim.

Evet, yalnızlık evresi...
Televizyon bile düşmanım olmuştu. Açtığım her kanalda nispet yapar gibi kurduğumuz hayalleri rol de olsa başka sevgililerin gerçekleştirmesine şahit olmak falan istemiyordum ben. Seni hatırlamak falan istemiyordum!

Telefonum... Sen gittikten sonra herkesi aramaya başladı ya da senden başka herkese mesajlar gönderdi. O da televizyon gibi düşmanımdı.
Dışarıdaki insanlar, banklar, ATM'ler, hatta sevdiğin şekerleri bile kendime düşman bellemiştim.



Yalnızlık dostumken yapabileceğim hiçbir şey yoktu, bu hastalık içimdeyken yapabileceğim hiçbir şey yoktu... İlacım sen, hastanem yanınken daha ne kadar buna katlanabilirdim bilmiyordum. Oturdum bekledim, beklerdim, beklemeliyim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buralar eskiden hep yorumdu.